Zıtlıklar İçinde Bir İnsan


DOĞUM; Sonbahar-ilkbahar, Yaz-kış, Sabah-akşam, gençlik-ihtiyarlık, ihtiras-mütevazi, kin-sevgi, menfaat-karşılıksız, mutlukluk-hüzün, sevinç-üzüntü, hayal-gerçek, uzak-yakın, sağ-sol, doğu-batı, kuzey-güney, geçmiş-gelecek, şimdi-sonra, aşık-maşuk, aldatmak-aldanmak, telaşlı-sakin, hastalık-şifa, çürük-sağlam, zengin-fakir, erkek-kadın, günah-sevap, kibirli-alçak gönüllü, sevap-günah, inat-uysal, iyi-kötü, güzel-çirkin, acı-tatlı, temiz-pis, ciddi-ciddiyetsiz, sert-yumuşak, kibar-kaba, evli-bekar, akıllı-deli, çalışkan-tembel ileri-geri, aydınlık-karanlık, cömert-pinti, kör-gören, sıcak-soğuk, sevimli-sevimsiz kısa-uzun, siyah-beyaz, sarı-kırmızı, sarı-mavi, taraftar-tarafsız, atılgan-çekingen, normal-anormal, aç-tok, az-çok, cesaretli-korkak, doğru-yanlış, dert-derman, fakir-zengin, evet-hayır, hatırlamak-unutmak, ilkel-medeni, özgür-tutsak..... ÖLÜM
Doğum ve ölüm arasındaki bunca zıtlıklar arasında yok olup giderken neden zıttı ve eş anlamlısı olmayan İNSAN olmayı başaramıyoruz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güvensizlik Sendromu

Mutluluk ve İnsan